10 Mart 2009 Salı

Venceremos! (ADS)


utbol ve siyaset bu iki kavramı birbirine ne çok uzaklaştırabilir ne de yakınlaştırabilirsiniz.Ama deneyenler çok,peki ben neden bahsediyorum açıklayayım;öncelikle siyaseti futbola karıştırmanın ne kadar mantıklı bir şey olacağı herkesin aklında bir soru işareti oluşturabilir?Ama bunu son derece sevecen ve samimi şekilde yapan taraftar grubu çok fazla.Bilirsiniz son yıllarda siyasi futbol kültürü aslında o kadar yaygın ki...Sol ve sağ bu iki görüş de futbolu etkisi altına alıyor.Holiganlık elbette her taraftar grubunda az yada çok vardır ama futbolun da radikalleştiği bu ortamda böylesi şeylerin mutlaka tartışılması gerektiğini düşündüm.
Avrupadan başlayalım.Bir kaç örnek vermek istersek en başta İtalya’dan Livorno gelir,Livorno çok küçük bir liman kentidir ama boyundan büyük çok gelişme yaşamıştır.Bir kere,İtalyan komünist partisinin burada kurulması kente özgürlük ve yenilik getirmiş bu gelişmeler haliyle futbola da yansımıştır. Livorno taraftarının aşırı duyarlılığı ve sol eğilimi herkesçe bilinmektedir.Dile getirdikleri endüstriyel futbola karşı olmak sözü sol görüşlü olan tüm taraftar gruplarının başlıca sloganı olmuştur.Karşıt bir örnek ise Lazio’dur.Lazio da aşırı faşizan taraftarlar mevcuttur.Etiketlemek yanlış olsa dahi maçlardan önce yaptıkları nazi işaretleri ile bundan önce çokça dikkat çekmişlerdir.Bu gibi örnekler hep gösterilir.Livorno-Lazio,Celtic-Rangers karşılaşmaları tadına doyum olmaz bir seyir zevki yaşatmaları açısından eşsiz konuma ulaşmışlardır.İskoçya’da protestanların takımı Rangers ve Katolik İrlandalıların takımı Celtic rekabet açısından çok uzun bir geçmişe sahip olup hala kıyasıya ve içlerinde gizledikleri kinle sahada ölümüne mücadele ederler.Her taraftar grubu sıra dışılığın engin sularında inanılması güç tribün şovları yapar ve böylece karşı takımdan ne kadar güçlü olduklarını göstermeye çalışırlar buna bir nevi gövde gösterisi de diyebiliriz.Bu karşı takımın kendi sahasında yapacağı gösteriye kadar hep böyle sürer gider.Bu her spor için geçerli bir durumdur belki ama dünyadaki en popüler spor olan futbolda bu durum daha başka boyutlar alır.Doğu'daki olaylar belki çok fazla gözünüze batmaz ama Asya ve Afrika’da da bu durumu yakından takip ederseniz ne kadar önemli olduğunu mutlaka göreceksinizdir.Doğu'da belki kulüpler arası bu kadar ayrım yoktur ama siyaset hiçbir zaman bitmez.Bir İsrail-Filistin maçında olacakları düşünemiyorum.Ya da İran-Amerika maçlarında…Sahada öyle bir prestij mücadelesi vardır ki kazanamazsanız birileri tarafından ipe gönderilebilirsiniz.Yani yaşamınız bir 90 dakikada belirlenebilir.Tüm dünya bu durumu konuşabilir ve bir doğu takımı olarak biz yenilmedik hala buradayız mesajı verebilirsiniz.

Peki ülkemize dönersek bizim ülkemizde siyasi futbol kültürünün ne kadar geliştiğini bilmek pekala imkansız olabilir.Bu kulvarda kendini en fazla gösteren özellikle 4 büyükler arasında Beşiktaş'ın çarşı grubudur.Bunun dışında sağlam bir örnek göze çarpmayabilir.Özellikle 4 büyük takımdan 3'ünde bunu pek göremeyebilirsiniz.Bu 3 büyük takımında taraftar grupları çok heterojendir hatta bu öyle bir heterojenliktir ki bir süre sonra tüm farklılıkları “Galatasaraylılık” veya “Fenerbahçelilik” gibi tek bir kavramla homojenleştirir.

Anadoluda ise karşımıza ADANADEMİR SPOR'un şimşekler grubu çıkıyor...AdanaDemir spor çok fazla bilinen bir kulüp değildir.Özellikle Anadolu takımlarını sayarsanız Karşıyaka,Bursa veya Eskişehir taraftarları ilk akla gelenlerdir ama hayır…Onlar kadar meşhur olmasa da asilikte üstlerine kimseyi tanımayan şimşekler grubu var.28 Aralık 1940 da kurulan AdanaDemirSpor'un Türkiye liginde pek başarısı olmasa da resmi lig kurulmadan önce bazı başarıları göze çarpıyor.Fatih Terim gibi ünlü isimleri de türk futboluna katması ayrı bir başarı,(büyük şair Ahmet Erhan’da AdanaDemirSpor’da top oynamış fakat yaşadığı sakatlıklar sonrası erken emekliye ayrılmak zorunda kalmış.).“Şimşekler” grubuna dönersek,20-25 yıllık bir geçmişi olan bu grup kendilerindeki SEVGİ-SAYGI VE BAĞLILIK üçlüsünü en iyi uygulayan kulüplerden.Her halukarda takımları için canlarını verebilecek olan şimşekler grubu bu süre içinde kendilerine bir yol da çizmişler,kendini çoğunlukla sol görüşe adamış olan şimşekler grubu aslında kimseye kapalı değil…Saygı-sevgi ve bağlılık onlarda her şeyden önce geliyor.Bu taraftar grubu takımının maçlarda aldığı kötü skorlarda dahi takımlarından desteklerini asla çekmiyorlar.Tabi ki başarıya hasretler.İçlerinde bazı sorunlar yaşasalar da(Aytaç Durak olayı)yinede takımlarını yıpratmamak için ellerinden geleni yapıyorlar.Siyasi yanlarına gelirsek her zaman halkın takımı olduklarını ve ezilenden yana olduklarını mutlaka dile getiriyorlar yani dünya görüşlerini dile getirmekten asla çekinmiyorlar.Mavi-lacivert renklere gönül vermiş bu taraftar grubunu tebrik etmemek elde değil.Tabii ki haklı bir şekilde yaptıkları fedakarlıklarının az da olsa karşılıksız kalmasını istemiyorlar.


Küresel kriz döneminde dünyada daha da kuvvetli esmeye başlayan sol rüzgar bakalım futbolda nerelere gelecek.Bildiğiniz gibi artık her zenginin nerdeyse her milletvekilinin bir takımı var…AdanaDemirSpor’un inandığı bir şey daha var kendisini ele geçirmeye çalışan bazı zengin ellere karşı(Aytaç Durak vb.)savundukları "TAM BAĞIMSIZ ADANADEMİR SPOR" sloganı umarım bu sözler Eskişehir,Antalya gibi siyasetçi kıskacındaki şehir takımlarımıza da şiar olur.Baykal’a Antalyaspor’a hiç yardım etmediği için oy vermeyenler tanıyorum(sanki öyle bir zorunluluğu varmış gibi.).Başkasının başarılı bir takımını desteklemektense kendi başarısız(göreceli!) takımlarını destekleyen AdanaDemirlilere…

1 yorum:

  1. Bir AdanaDemirSporlu,bir Simsekli olarak bu yaziyi zevkle okudum.hep sag sol maclarini ornek wermissiniz.yakin zamanda ads-livorno maci war iste ozman gelin mac izleyn,macin zewkine warin.AYIK OL,BIZI BIL !

    YanıtlaSil